Doğduğumuzda bir enerji topuyuz. Meraklı, sorgulayıcı, denemeye açık… Düşeriz, kalkarız, kahkahalarla güler, coşkuyla koştururuz. Her birimiz benzersiz bir renge sahibiz.
Ama sonra o tanıdık cümlelerle tanışırız: “Dikkatli ol.” “Dışarıda o kadar yüksek sesle gülme.” “Büyüklerle öyle konuşulmaz.” “Arkadaşına bunu söylememelisin.” “Koşma, yavaş yürü.” “Erkekler ağlamaz.”
Böyle böyle uyum sağlarız. Kurallara göre şekillenir, “iyi” kızlar ve “iyi” erkekler oluruz. Ama onca kurala, eğitime, disipline rağmen bu dünyadan bir Hitler nasıl geçti? Psikolojik bozukluğu olduğunu varsaysak bile, onu takip eden binlercesini nasıl açıklayacağız?
İşte burada, genellikle görmezden geldiğimiz bir gerçek devreye giriyor: Gölgelerimiz.
İnsanın Doğası: Kötü müyüz?
Felsefe yüzyıllardır bu sorunun cevabını arıyor: İnsan doğası kötü müdür yoksa sonradan mı bu hale geliriz?
Kant, insan doğasının özünde kötü olduğunu söyler.
Freud, insanın saldırgan bir doğası olduğunu savunur.
Carl Jung ise bambaşka bir pencere açar: Ona göre hepimizin bir “gölge” tarafı vardır.
İyiliğimiz kadar kötülüğümüz de içimizdedir. Ve bu karanlık tarafı bastırmak, görmezden gelmek sadece onu daha da güçlendirir. Jung şöyle der:
“Herkesin bir gölgesi vardır. Ve kişi, bilinçli yaşamında ona ne kadar az yer verirse, gölge o kadar karanlık ve yoğun olur.”
Görmezden geldiğimiz gölge, bilinç dışından bizi yönlendirmeye başlar. Ve biz, neden öfkeli olduğumuzu ya da bir anda neden patladığımızı anlamakta zorlanırız.
Gölgelerimizi Taşıdığımız Çuvallar
Şair Robert Bly, bu konuda oldukça etkileyici bir metafor sunar. Ona göre bizler, çocukluktan itibaren “uygun” bireyler olabilmek adına kişiliğimizin bazı yönlerini kesip atarız. Bu parçaları da görünmeyen bir çuvalda biriktiririz.
Bu çuval, zamanla ağırlaşır. Her bastırılan özellik, her “iyi çocuk” olma çabası, çuvalı biraz daha doldurur. Sonuç mu? Bly der ki:
“Çuvallarını sürüklemeye çalışan, bu yükle tükenen yetişkinler haline geliriz.”
Peki senin çuvalında neler olabilir?
Gölgeyle Yüzleşmenin Beş Yolu
Gölge çalışması, karanlık tarafımızı fark etmekle başlar. Terapist William Miller, gölgemizi keşfetmenin 5 etkili yolunu şöyle sıralıyor:
1. Başkalarından Geri Bildirim Almak
Güvendiğiniz insanlardan – iş arkadaşınız, partneriniz, yakın bir dostunuz – size dürüst geri bildirim vermesini isteyin. Özellikle birkaç farklı kişiden benzer yorumlar alırsanız, bu geri bildirimler gölgenizin izini taşıyor olabilir.
2. Yansıtmalara Dikkat Etmek
En çok hangi özelliklerden rahatsız oluyorsunuz? Nefret, küçümseme, iğrenme gibi yoğun duygular duyduğunuz davranışlar sizin bastırdığınız yönlerin yansıması olabilir. Elbette, ahlaki değerlerinize ters düşen konular bu kapsama girmez.
3. Sürçmeleri İncelemek
“Bunu demek istememiştim” ya da “Öyle algılanmak istememiştim” dediğiniz anları analiz edin. Dil sürçmeleri ve istemsiz davranışlar, gölgenin bilinçdışı etkisine dair önemli ipuçları taşır.
4. Mizahın Dili
Nelere güldüğünüz ya da hiç gülemeyip tepki verdiğiniz durumlar, bastırdığınız yönlerin dışavurumu olabilir. Mizah, bastırılan duyguların ifade biçimi olabilir.
5. Rüyalar
Carl Jung’a göre, rüyalarda gölge genellikle bizimle aynı cinsiyetten biri olarak ortaya çıkar. Ondan kaçarız, korkarız ya da tiksiniriz. Bu figürlerin davranışlarını inceleyerek gölgemizi tanıyabiliriz. Bilince çıkarılabilecek davranış örüntülerini fark etmek için ideal bir yoldur.
Bilince çıkarılmayan şey, hayatımızda kader olarak karşımıza çıkar.
Neden Gölge Çalışması Yapmalıyız?
Peki bu kadar uğraşa gerçekten değer mi?
Kesinlikle evet. İşte sebepler:
Kendimizi daha bütün hissederiz. Bastırdığımız yönlerimizi kabul ettikçe, kendimizle ilgili eksiklik hissi azalır.
Tetiklenen duyguların kaynağını anlarız. Beklenmedik öfke, utanç ya da korkuların altında çoğunlukla gölge yatar.
Utanç ve suçluluk hissinden özgürleşebiliriz.
Yansıtma mekanizmalarını fark ederek ilişkilerimizi dönüştürebiliriz.
Daha dürüst iletişim kurar, daha sağlam ilişkiler kurarız.
Gölge bir hazine olabilir. Bastırılmış yönlerimiz yaratıcılığımızın kaynağı olabilir. Örneğin; çocukken “uyumlu ol” denerek bastırılan sorgulayıcı yönünüz, yaratıcı düşüncenizin anahtarı olabilir.