Bir terapi yöntemi olarak serisinde amacım hem ruh sağlığı çalışanları için hem de danışan tarafında bulunan bireyler için kısa kısa benim de ilgimi çeken terapi kuramlarından bahsetmek. Bu seri tamamen giriş seviyesi için tasarlandı ancak ileri okumalar yapmak isterseniz diye her bölümün altında okuma önerilerim de olacak. Bu önerilerde bazen kurgu kitaplar da göreceksiniz. Ben de daha fazla okudukça kaynakça tarafını güncelleyeceğim.

Umarım faydalı olur.

1.Logoterapi Nedir ?

Logoterapi Victor Frankl tarafından geliştirilen daha çok gelecek ve ‘anlam’ odaklı bir psikoterapi kuramıdır. Frankl bilindiği üzere hayatının bir döneminde toplama kamplarında yaşamıştır. Ve orada o durumdayken bile insanların hayata tutunma şekillerinden çok etkilenmiş, hayatta kalabilenlerin davranış örüntülerinde benzerlikler olduğunu tespit etmiştir.

Bu düşüncelerini de ‘İnsanın Anlam Arayışı’ adlı kitapta okuyucularıyla paylaşmıştır. Bu terapi kuramına göre insanın birincil hayat motivasyonu ‘anlam’dır. Bireyi hayata tutunduran, yaşama sevinci veren en önemli konu anlamdır.

Nietzche’nin de dediği gibi ‘Hayatta bir nedeni olan bir şekilde nasılına katlanır. ‘ Frankl insanın zorluklarla başetme kapasitesinin olduğunu ancak ölümü ve yaşamı anlamlı kılacak bir amaç olduğunda mümkün olduğunu belirtir.

Logoterapinin ana amacı da bireyin bu amacı bulmalarına yardım etmektir. Ancak hayat sürekli ve değişkendir dolayısıyla bu anlam da zamanla değişebilir.

Psikodinamik, davranışçı ve varoluşçu bakış açılarının bir karışımıdır.

2.Kuramın Ana Kavramları

2.1 Anlam İstemi

İnsanlar dürtüler, hazlar, içgüdülerle değil geleceğe yönelik anlamları gerçeğe dönüştürme ihtiyacını yerine getirmeye çalışırlar. Logoterapi göre hayatın nihai amaci güç ve iktidar kazanmak değil anlam ve değer bulmaktır. Güçlü bir anlam ve değere sahip bunun uğuruna yaşayan/yaşamaya çalışan kişi her türlü güçlüğün üstesinden gelecektir.

Burada önemli olan kişinin kendi seçtiği hedefe ihtiyacının olmasıdır. Evet bu bir ihtiyaçtır.

2.2 Yaşamın Anlamı

Ana düşünce herkes için kendine göre ve ancak kişinin kendisinin ortaya çıkarabileceği bir anlam olduğudur. Ancak belirttiğim üzere bu anlam hayat gibi değişkendir ve kişiye özeldir. Değerler ve anlamlar birbirine paralel olgulardır. Terapide terapist kişiye hayatının anlamını söylemez (ki nasıl söyleyebilsin?) kişiyi bu anlamı bulması için teşvik eder. Aslında bahsettiğimiz şekliyle anlam bulunmaz ,keşfedilir.

2.3 İrade Özgürlüğü

Seçim yapmaktan kaçış yoktur, kişi yaptığı seçimlerin sonuçlarında sorumludur. Frankl sorumluluk olmadan özgürlüğün kaosa yol açacağını belirtir.

Wong’a göre de kendimize, diğerlerine ve toplumsal değerlere karşı sorumluyuz.

2.4 Varoluşsal Engellenme

İnsanın anlam isteği engellenebilir. Frankl’a göre varoluşsal engellenme bireyin yaşamak için bir sebep bulamadığında yaşadığı engellenme duygusudur.

2.5 Noöjenik Nevrozlar

Bu nevrozlar varoluşsal problemlerden kaynaklanır. İnsanın hayatın yaşamaya değer oluşuna dair kaygısı hatta umutsuzluğu illaki patolojik değildir, varoluşsal bir bunaltıdır. Hatta bu varoluşsal çatışma kişi için bir noktaya kadar faydalıdır.

2.6 Noö-Dinamikler

Frankl’a göre insanın ihtiyacı homeostasis yani denge durumuna ulaşmak değildir, daha çok denge halinde olmasa bile peşine düşebilecek bir amaç uğruna uğraşmak ve mücadele etmektir. Bu noktada ihtiyaç duyulan noö dinamiklerdir. Yani kişinin oluşturduğu çift kutuplu (anlam ve anlamı veren kişinin oluşturduğu) bir gerilim alanındaki varoluşsal dinamikler noö dinamiklerdir.

2.7 Varoluşsal Boşluk

İnsan kendi hayatı için hür iradesiyle seçim yapmadığında ya diğer insanların yaptıklarının peşinden gider ya da başkalarının kendisinden yapmasını istediği şeylerin.

İlginçtir insanlar çoğu zaman onların yerine karar almanızı talep ederler, terapistlerden yaygın olarak beklenen bir davranıştır.

Varoluşsal Boşluk en çok can sıkıntısı olduğunda ortaya çıkar. Varoluşsal engellenmeler çoğunlukla, haz, güç, iktidar, para ile dengelenmeye çalışılır. Bu dengelenmeler kişiye nesnel bir etki sağlayabilirler ancak anlam duygusu sağlamazlar. Sonuç olarak varoluşsal boşluk hissinden kaçamazsınız.

Logoterapi bu histen kurtulmak için üç faktörü bir araya getirmeye çalışr:

*İş (asıl meslek)

*Uğraş (hayatta eşsiz kişisel görev)

*Değer (Kişisel tutuma, yaratıcı deneyime dayanan)

3.Kuramın Teknikleri

3.1 Paradoksal Niyet:

Bu teknikte kişi fobik bir belirti gösteriyorsa korktuğu şeyi yapmaya, obsesif belirtileri varsa korktuğu şeyin olmasını arzulamaya yönlendirilir.

Burada amaç beklentisel kaygının yerini paradoksal bir niyetin almasıdır. Çünkü bunu gerçekten istediğinde de gerçekleşmediğini gören danışanda bu kaygı döngüsü kırılır. Danışan oldukça absürt ve gerçekleşmesi neredeyse imkansız olduğu tek mantıklı tepkinin gülmek ve mizah olabileceği bir senaryo oluşturması istenir. Böylelikle problemi benliğinin dışında konumlandırabilir.

3.2 Düşünce Odağını Değiştirme

Ruminasyon, herhangi bir konu üzerinde saplantılı düşünce,bir problemin üzerinde aşırı durma durumu daha da kötüleştiren konunun çözümünden uzaklaştıran bir kısır döngü yaratır. Saplantılı/takıntılı düşünceyle ne kadar mücadele ederseniz  o kadar güçlenir. Düşünce odağını değiştirmede kişi kendi varoluş amacını ve anlamını sorgulamaya yönlendirilir. Sonrasında hayatının mevcut gerçekleri irdelenir. Kişinin güçlü yönlerinin altı çizilir. Bu anlama güçlü yönlerin kullanımıyla nasıl ulaşabileceği ve yaşadıklarını bu perspektifte tekrar değerlendirmesi istenir.

3.3 Tutumların Yeniden Değerlendirilmesi

Hepimizin hayatında inişler, çıkışlar, zorluklar bulunur. Kimileri bu zorlukları bazen avantaja çevirebilirken bazıları bu durumun içinde debelenip daha da işin içinden çıkılmaz hale getirir. Burda farkı yaratan ikinci insanın  süper güçleri olması değildir. Tutum farkıdır. Dikkatinizi neye yoğunlaştırır onu büyütürsünüz. Kaçınılmaz olan dışsal olumsuz durumlarda neye nasıl tepki vereceğiniz sizin seçiminizdir.

Bu yöntemde de danışan olanın,olacak olanın ya da olmakta olanın tekrarlayıcı negatif taraflarına odaklanmaktansa yaşamının anlamı üzerine motivasyonunu artırmak ana amaçtır.

3.4 Sokratik Diyalog

‘Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.’ zamanının en bilge insanlarından birine ait bu söz. Yani Sokrates’e.

Peki gerçekten Sokrates hiçbir şey bilmiyor mudur ? Sokrates bilindiği üzere ahlak, bilgelik ve hayata dair diyaloglarında soru sormayı benimser ve diyaloglarının çoğunun sonunda görürürüz ki herhangi bir dayatma olmaksızın sorularıyla kişiye yolu buldurur. Bu diyaloglar da çoğunlukla Platon tarafından kayıt altına alınmıştır.

İşte bu kadim yöntem terapistlerin de alet çantasında bulunan oldukça etkili bir yöntemdir. Kişinin anlam arayışında, o anlama ulaşma yolculuğunda hep yapılacak bir şeyler olduğu görüşünü kazandıran sorgulamadır. Danışana daha önce yaşadığı çıkmazları nasıl aştığı hatırlatılır, kullandığı yöntemleri sorgulatır.

Tutum değişikliğini sağlayabilecek olanları bugüne nasıl taşıyabileceğini düşündürtür.

Burada terapist danışana kesinlikle kendi düşünce, yargı ve kararlarını empoze etmez. Amaç danışana bu yolculukta aktif bir destek sağlamaktır ama bu yolculuğun sürücüsü olmak değildir.

4.Kaynakça ve İleri Okuma Önerileri

İnsanın Anlam Arayışı-Viktor Frankl

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği-Milan Kundera

Terapide Yeni Ufuklar-Kuramdan Uygulamaya Editör :Nilgün Canel

Varoluşçular Kahvesi-Sarah Bakewell

Stoner-John Williams